Doğru ve sağlıklı beslenmeyle ilgili son dönemde tartışılanlar aklımızdaki endişeleri tekrar alevlendirdi.Uzun zamandır bu konularda kafa yoran biri olarak,kendi kendime hep şöyle diyordum:"Besinleri bize Yaratıcı tarafından doğada sunulduğu haliyle tüketmek en doğrusu ve mantıklısı olmalı".
İnsanların sonradan icat ettiği yiyeceklerin örneğin şekerin ve unun zararlı olduğu zaten hep söylenir hatta diyetlerde şekeri meyvelerden almamız öğütlenmez mi?Kendimce biraz biraz bunu uygulamaya çalışırken bir kitap keşfettim.Kitabın yazarı gerçekten tam da benim bu düşüncelerim üzerine yazmış.Okuyunca çocuk gibi sevindim :)Prof.Dr.Ahmet Aydın'ın "Taş Devri Diyeti" adlı kitabından söz ediyorum,beslenmeyle ilgili yanlış bildiklerimizi düzeltmek ve eksiklerimizi tamamlamak için mutlaka okunması gereken bir kitap. Burada diyet kelimesini zayıflama rejimi anlamında değil, beslenme düzeni anlamında kullanmış Prof.Dr.Ahmet Aydın, yani herkesi ilgilendiren bir konusu var kitabın.
Benim çok çarpıcı bulduğum birkaç alıntıyı paylaşmak istedim sizlerle,
kitapta bunların asıl nedenleri detaylı şekilde açıklanıyor,ben özet yazıyorum buraya.
Soya: Söylendiği gibi sağlıklı bir yiyecek değildir. Protein sindirimini ve bağırsaktan kalsiyum, demir ve çinko emilimini azaltır. Tiroid hormonu sentezini bozar. Erken ergenlik belirtileri, kısırlık ve adet düzensizliklerine yol açabilir. Alerjilere neden olabilir. Çok az yenmeli hatta hiç yenmemelidir. Az miktarda fermente soya ürünleri yenilebilir.
Margarin: Kesinlikle yasak!
Tohumlu sıvı yağlar (ay çiçek yağı, pamuk yağı, mısırözü yağı, soya vb.): Kullanılmamalı ya da çok az kullanılmalı. Omega-6/omega-3 dengesini, omega-6 lehine bozuyor. Sıcak presten çıkan bu yağların birçok organımızı ve damarlarımızı yıpratıcı özellikleri var.
Zeytinyağı: Mükemmel! Halis sızma olanlar tercih edilmeli. Riviera sıcak presle yapıldığından ikinci seçenektir.
Fındık yağı: Riviera gibi. Piyasadakilerin çoğu karışık! Halis olanları pahalı ve sızma zeytinyağından daha iyi değil.
Tereyağı: Mükemmel! Mümkünse özgür otlayan hayvanların yağı(köy tereyağı). Piyasada sahtesi (margarin üzerine giydirilmiş) çok. Sahtesi dışarıda bırakıldığında geç erir, bıçakta fazla leke bırakır.
Kuyruk ve iç yağı: Tereyağı gibi yararlı
Balıkyağı şişmanlatmaz. Yaz-kış kullanılabilir. Omega 3 içeriği ile süper faydalı bir takviye..
Süt ve süt ürünleri
Köy ya da mandıra sütü tercih edilmeli. İmkan yoksa pastörize günlük şişe sütü kullanılabilir. Homojenize ve UHT teknolojisi kullanılan kutu sütler tüketilmemeli. Kaymak bağlamayan, ekşimeyen ya da kesmeyen süt ya da yoğurt doğal değildir.
Şekerler
Rafine şekerler (çay şekeri, früktoz vb) ve bunlarla yapılan yiyecekler (pasta, bisküviler, gofretler, baklava, revani, kadayıf vb) yasaktır.
Çikolata: Haftada bir kere orta boy, sütsüz (bitter) ve kaliteli çikolata yenilebilir (şart değil!). Çikolata kadınlarda adet öncesi dönemde görülen depresyonu azaltır (en iyi magnezyum kaynağı).
Dondurulmuş yiyecekleri fazla tüketmeyin
Konserve yiyecekleri ise mümkünse hiç yemeyin.
Pişirme: Yemekler kendi suyunda ağır ağır pişirilmeli (buğulama ve güveçte pişirme tercih edilmeli). Hızlı pişirme yöntemleri (kızartma, ızgara, mikrodalga gibi) sakıncalıdır. Toprak kap, çelik kap ya da kalaylı bakır kapları tercih edin. Teflon ve alüminyum kap kullanmayın.Sıcak yemekleri alüminyum folyo ve streç içinde saklamayın
Tatlandırıcılar ve bunlarla yapılmış diyet ürünleri yenilmemelidir. Özellikle aspartam (Canderel ®, Sanpa®, Aspartil®, Diyet-Tat®, Nutra-tat®, diyet kola, şekersiz sakız, birçok diyet yiyecek içinde bulunur) depresyon da dahil olmak üzere birçok yan etkilere yol açabilir.
Herhangi bir yiyeceği yedikten 0.5-2 saat sonra o yiyecek midenizi bulanıyor, karnınızı ağrıtıyor, rahatsızlık hissi uyandırıyorsa, yorgunluk hissetmenize yol açıyorsa ya da karnınızı çok çabuk acıktırıyorsa (şeker düşüklüğü !) o yiyeceği azaltın ya da hiç yemeyin (Vücudunuzun sesini dinleyin !)
Kısacası; senelerdir bir girdaba kapılmış gidiyormuşuz da ancak farkına varabiliyoruz.Kitapta anlatılan rahatsızlıkların çoğu bende var ve neler yediğimi düşününce farkında olmadan çok yanlışlar yaptığımızı farkettim.Et alırken dikkat ediyormusunuz hangi firmanın eti,hormonlu mu hangi yöreden geliyor?Bunları bilmek çok zor ama marketten almak yerine yıllardır mahallenizden tanıdığınız kasaptan almak belki daha güvenilir olacaktır.
En basitinden ,köftelere koyduğumuz hazır harçlar,çorbalara tat versin diye koyduğumuz etsuyu tavuksuyu tabletler çok normal şeylermiş gibi kullanıyoruz.Oysa hepsi kimyasal katkı maddeleri.Eskiden annelerimizin yaptığı gibi eti haşlayıp suyunu küçük kaselerde dondurucuda saklasak ve her çorba yapacağımızda alıp kullansak ya...
Mandıra sütü nereden bulabiliriz diye bir araştırsak da o bozulmasın diye katkı maddeleri eklenmiş besin değeri olmayan tatsız kutu sütlerini almasak artık...Bulabilirsek mandıra sütünden yoğurdumuzu kendimiz yapsak,bu kadarı bile fark yaratır sağlığımız için.Çalışan kadın olmanın getirdiği alışkanlıklara fazla kaptırmışız herşeyin kolay ve hızlı olanına sarılmışız anlaşılan...silkinip kendimizi toplama vaktidir yoksa çok kötü bir nesil yetişiyor olacak...
Ben kendi adıma "taşdevri" tarzını mutfağımda uygulamaya başladım,kızım artık, anne kek yapsana yerine "brokoli yapsana bugün ama sarımsaklı yoğurt sosu da olsun" diyor,siz de acele edin çok geç olmadan birşeyleri değiştirin.
Kaynak:http://beslenmebulteni.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder